Bağlı kredi Sözleşmeleri
Bağlı kredinin temelinde yatan düşünce, bir malın bedelinin tamamının derhal o anda ödenmesi yerine, zaman içerisinde taksitlerle ödenmesidir. Aslında “finanse edilmiş taksitle satım” olarak da adlandırılan “bağlı kredi sözleşmesi” klasik taksitle satım sözleşmesiyle büyük ölçüde benzer bir amaca hizmet eden bir sözleşmedir. Taksitle satım sözleşmesinde tüketiciye “kredi veren” taraf sıfatı satıcınınken, bağlı kredi sözleşmesinde “kredi veren” taraf sıfatı bir üçüncü kişinin, yani bir banka veya finansman şirketinindir.
Tüketiciye kredi kullandıran taraf ile tüketiciyle satım sözleşmesi yapan taraf hukuken farklı kişiler olup tüketicinin bu farklı kişilerle yaptığı her bir sözleşme bağımsız niteliktedir ve hukuken birbirinden ayrıdır. Ancak bu sözleşmeler hukuken bağımsız olsalar da, ekonomik anlamda birbirine bağlıdırlar. Zira kredinin verilmesinin nedeni, kredi verenin iş birliği içerisinde olduğu bir satıcıdan tüketicinin aldığı belirli bir malın finanse edilmesini sağlamaktır. Bir başka deyişle, tüketicinin kredi verenle yaptığı kredi sözleşmesi, doğrudan bir satım sözleşmesine izafe edilen bir sözleşmedir. Kredinin bir malın/hizmetin finansmanında kullanılması yeterli olmayıp, kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredinin tüketicinin bir mal/hizmet temini sözleşmesinden doğan karşı edim borcunu finanse etmek için verilmesi gerekmektedir. Bağlı kredi sözleşmesinin şekli, içeriği, hükümleri ve sona ermesi, TKHK’nun tüketici kredilerini düzenleyen 10. maddesi ile konut finansmanı kapsamında kullandırılan krediler bakımından da 10/B maddesine tabidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Bağlı kredileri kural olarak 3 taraflı bir hukuki ilişki kuran bir yapılanma olarak ifade etmektedir. Taraflar tüketici, mal satıcısı/hizmet sağlayıcısı ve kredi verendir. Açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde bakıldığında bağlı kredi, belirlenmiş bir mal veya hizmetin tedariki için verilen kredi olup tüketici, krediyi veren kuruluş ve imalatçı/satıcı arasında üçlü bir ilişkiyi gerektirir. Bu ilişkide kredi veren kuruluş ile satıcı arasında kurulan anlaşma gereğince kredi veren kurum, satıcı kurumdan satın alınacak bir mal veya tedarik edilecek bir hizmet için, müşteriye nakdi yardım sağlamayı üstlenirken, tüketici de bu anlaşmada belirlenen malı satıcıdan kredi veren kuruluş ile aralarındaki borç ilişkisi çerçevesinde satın almaktadır.
TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN MADDE 30 : (1) Bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.
(2) Ekonomik birliğin varlığı; a) Satıcı veya sağlayıcının tüketici için krediyi finanse ettiği, b) Üçüncü bir tarafça finanse edilmesi durumunda, kredi verenin kredi sözleşmesinin imzalanması veya hazırlanması ile ilgili olarak satıcı veya sağlayıcının hizmetlerinden yararlandığı, c) Belirli bir mal veya hizmetin verilmesinin kredi sözleşmesinde açıkça belirtildiği, durumlarından en az birinin varlığı hâlinde kabul edilir.
(3) Tüketicinin mal veya hizmet tedarikine ilişkin sözleşmeden cayması ve buna ilişkin bildirimin cayma süresi içinde ayrıca kredi verene de yöneltilmesi hâlinde, bağlı kredi sözleşmesi de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer.
(4) Bağlı kredilerde, mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur. Ancak, kredi verenin sorumluluğu; malın teslim veya hizmetin ifa edilmediği durumlarda satış veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen malın teslim veya hizmetin ifa edilme tarihinden, malın teslim veya hizmetin ifa edildiği durumlarda malın teslim veya hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır.
(5) Kredi veren ile satıcı veya sağlayıcı arasında belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşme olmaksızın, tüketicinin kendisi tarafından belirlenen malın veya hizmetin bedelinin kredi veren tarafından ödenmesi suretiyle kullandırılan krediler bağlı kredi sayılmaz.
BAĞLI KREDİ SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
- Bir Malın/Hizmetin Finansmanı Unsuru
Bağlı kredinin kullanılmasının sebebi, tüketicinin satın almak istediği bir mal/hizmeti finanse etmek için yeterli mali kaynağının olmamasıdır. Bu kredi aracılığıyla tüketicinin sahip olmak istediği mala ya da yararlanmak istediği hizmete hemen kavuşması, ancak bedelini zaman içerisinde taksitler ile ödemesi sağlanmaktadır.
- Ekonomik Birlik Unsuru
Kredi sözleşmesi ile finanse ettiği sözleşme arasında “ekonomik birlik” bulunduğu takdirde, bu kredi sözleşmesi bağlı kredi sözleşmesi olarak değerlendirilebilecektir.
- Satıcının tüketici için krediyi finanse ettiği durumlar:
Herhangi bir malın satışını yapmakta olan satıcı (ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler: inşaat firmaları, otomobil bayileri, galericiler, otomotiv şirketleri, elektronik ürün satışı yapan firmalar vb.) bu kredi sözleşmesini (taşıt veya konut veya ihtiyaç kredisi) finanse etmiş olabilir. Örneğin satıcı krediyi kendisi temin edip tüketiciye kullandırabilir. Burada satıcı krediyi tüketiciye kendisi kullandırmakta ve satış bedelini bu şekilde tahsil etmektedir. Bu durumlarda kullandırılan kredi bağlı kredidir.
b) Üçüncü bir tarafça finanse edilmesi durumunda, kredi verenin kredi sözleşmesinin imzalanması veya hazırlanması ile ilgili olarak satıcı veya sağlayıcının hizmetlerinden yararlandığı durumlar
Kredi, satıcının anlaştığı bir finans kurumu (genelde banka) aracılığı ile de sağlanabilir. Burada finans kurumu ile satıcı arasında önceden yapılmış bir anlaşma vardır. Bu anlaşma doğrultusunda o satıcıdan mal (konut, taşıt gibi) satın alan tüketiciye kredi kullandırılmaktadır.
c) Belirli bir malın kredi sözleşmesinde açıkça belirtildiği durumlar:
Bazen de kredi sözleşmelerinde, satın alınacak mal belirtilmiş olabilir. Bu belirleme kredinin türüne göre farklılık arz eder. Örneğin konut kredisinde “… Ada… Parselde kayıtlı taşınmaz” taşıt kredilerinde “… Plaka sayılı araç”, “… Marka… Model araç” gibi belirlemeler yer alıyorsa bu kredi bağlı kredidir.
Kanun’un, 30/5 maddesi şu şekildedir: “Kredi veren ile satıcı arasında belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşme olmaksızın, tüketicinin kendisi tarafından belirlenen malın veya hizmetin bedelinin kredi veren tarafından ödenmesi suretiyle kullandırılan krediler bağlı kredi sayılmaz.”
Tüketici, krediyi tamamen kendi imkânları ile sağlamışsa bu kredi, bağlı kredi sayılmaz.
Bir kredide, “… Plaka sayılı
araç” şeklinde bir belirleme yer alıyor olsa da, kredi veren kurum ile satıcı
arasında belirli bir malın tedarikine ilişkin bir sözleşme/anlaşma/irtibat
olmaksızın, malın bedelinin kredi veren tarafından ödenmesi suretiyle
kullandırılan krediler bağlı kredi sayılmaz.
Örneğin siz, beğendiğiniz bir aracı satın almak
için kredi kullanmak istediğinizde, bu kredi size, satıcı tarafından
sağlanmıyor veya satıcı sizi bir bankaya yönlendirmiyor ise, yani siz kredi
kullanacağınız kurumu satıcıdan tamamen bağımsız bir şekilde kendiniz buluyor
ve krediyi de bu şekilde kullanıyorsanız bu kredi bağlı kredi sayılmaz.
Bu konuda
olmak üzere, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015 yılında verdiği bir kararında
şöyle demiştir: “… Davacının…
Satın almada kullanmak üzere davalı bankadan kredi kullandığı sabittir. Davacı
ile davalı arasında yapılan kredi sözleşmesinde satın alınacak malın herhangi
bir özelliği belirtilmediği gibi, satıcı ismi de belirtilmemiştir. Davalılar
arasında bir sözleşme olmadığı gibi, broşürlerde de davalı bankanın adı hiç
geçmemiştir. Öyle olunca bankanın davacıya kullandırdığı kredinin bağlı kredi
niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.”
BİR KREDİNİN BAĞLI KREDİ SAYILABİLMESİ İÇİN YARGITAY TARAFINDAN ARANAN KRİTERLER:
Bu kriterlerden biri dahi bir kredinin bağlı kredi sayılması için yeterli olabilir.
- “Davacı tüketicinin davalı yüklenici ile yapmış olduğu
taşınmaz satış vaadi ve borçlanma sözleşmesinde… Taşınmaz satış bilgisi ve
ödeme planında kullanılacak kredi miktarı, dosya masrafı, hayat sigortası
bedeli ve taşınmaz bilgilerinin yazılı olup olmadığı” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi.
2013)
2- “Yüklenici (satıcı) ile banka arasında tüketicilerin kredi talep etmesi halinde bankaya yönlendirileceği yönünde bir protokol bulunup bulunmadığı” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi. 2013)
3- “Davacının davalı bankadan kullandığı kredi sözleşmesine satıcı firmanın kefil olup olmadığı” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi. 2014)
4- “Davalı banka şubesi yetkililerinin çeşitli tutum ve davranışlarıyla kredinin bağlı krediymiş ve bankayla inşaat şirketi (otomobil bayi, galerici) arasında ilişki varmış intibakını uyandırdıkları” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi. 2012)
5- “Davalı şirket ile davalı banka arasında “Protokol” başlıklı ve 14.02.2011 tarihli sözleşme imzalandığı, davalı banka tarafından kredinin davalı şirket tarafından yapımı gerçekleştirilen… Konutları projesi kapsamında ve belirli bir satıcı ile sözleşme yapılması koşuluyla kullandırılmış olduğu, geri ödeme planında da… Konutları geri ödeme planı şeklinde açıklama bulunduğu, bir başka ifade ile bağlı kredi niteliğinde bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davalı bankanın da kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olarak sorumlu olduğu gözetilerek bu doğrultuda bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile davalı banka için davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi. 2016)
Bağlı Kredi Sözleşmesinde Satıcı/Sağlayıcı ile Kredi Verenin Müteselsil Sorumluluğu ve Sonuçları
Bağlı krediler bakımından özel önem taşıyan husus, kredi alanın seçimlik haklarını kredi verene karşı doğrudan kullanmasının mümkün olup olmadığıdır. Bir başka deyişle, bağlı kredi sözleşmesinden doğan sorumluluk uyarınca, tüketicinin satıcıya karşı yürüteceği yasal girişimin sonuçsuz kalacağı haller (örneğin satıcının iflası) hariç olmak üzere, öncelikle satıcıya karşı her türlü başvuru yolunu denemesi zorunluluğunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu zamana kadar da belirttiğimiz üzere, bağlı kredi sözleşmesinin Türk hukuku bakımından en önemli hukuki sonucu kredi veren ile satıcı/sağlayıcının tüketici karşısında müteselsil sorumlu olmasıdır. Bağlı kredi sözleşmesi kapsamında kredi veren ile satıcının/sağlayıcının belirli hallerde müteselsil sorumlu olmasının hukuken ifade ettiği anlam, tüketicinin satıcıya/sağlayıcıya karşı ileri sürmeye yetkili olduğu hakları/defileri doğrudan kredi verene karşı da ileri sürerek, ödemeleri durdurabilmesi ve bunun da ötesinde, örneğin satım sözleşmesinden dönmeyi seçmesi halinde o ana kadar ödediği bedelin iadesini ve ayıplı mal nedeniyle ya da ifanın hiç ya da zamanında yerine getirilmemesi nedeniyle zararı doğmuşsa, zararının tazminini kredi verenden isteyebilecek olmasıdır.
BAĞLI KREDİNİN VARLIĞI
HALİNDE BANKANIN SORUMLULUĞU:
“Bağlı kredinin varlığı
halinde bankanın sorumluluğunu kredi miktarı ile sorumlu olduğu şeklinde
anlamak gerekir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu. 2015)
Kanun’un, 30/4 maddesi şu şekildedir:
“Bağlı kredilerde, mal veya hizmet hiç ya da
gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren,
tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması
hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını
kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre
değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne
kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren
müteselsilen sorumludur. Ancak, kredi verenin sorumluluğu; malın teslim veya
hizmetin ifa edilmediği durumlarda satış sözleşmesinde veya bağlı kredi
sözleşmesinde belirtilen malın teslim veya hizmetin ifa edilme tarihinden,
malın teslim veya hizmetin ifa edildiği durumlarda malın teslim veya hizmetin
ifa edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak
üzere bir yıldır.”
Bazen de tüketici, bedelde indirim hakkını
kullanmak isteyebilir. Bu durumda bağlı kredi de bu oranda indirilir. Tüketicinin
bedelde indirim hakkını kullandığı durumlarda hangi miktarda indirim yapılması
gerektiği bilirkişi incelemesi ile anlaşılabilecek bir husustur
Konut Kredisi Kapsamında Bağlı Kredi Sözleşmesi
Konut alımını finanse eden her kredi, bağlı kredi sözleşmesi
kapsamında verilen bir kredi niteliğinde değildir ve bu tip krediler bakımından
Kanun’da düzenlenmiş özel sorumluluk hükümlerine tabi olmamaktadır. Yalnızca 4077
sayılı Kanun 10/B maddesinin 9. fıkrasında belirtilen koşullar dâhilinde
verilmiş olması halinde, bu krediler bağlı kredi olarak değerlendirilecek ve o
sözleşme ilişkisinin bağlı kredi sözleşmesi olduğundan söz edilebilecektir. Bir
konut kredisinin bağlı kredi niteliği taşıması için, tüketicinin krediyi kredi
verenin talimatı doğrultusunda kullanması ya da bir konutun alınması için
ihtiyaç duyduğu krediyi satıcının yönlendirmesi doğrultusunda, anlaşmalı bir
kredi kurumundan sağlaması söz konusu olmalıdır.
BAĞLI KREDİ SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ
Diğer sözleşmeler gibi, bağlı kredi sözleşmeleri de ifa ile kendiliğinden sona erer. Buna göre, kredi verenin kredi miktarının tamamını ilk etapta satıcı/sağlayıcıya ödemesini takiben, tüketicinin de bağlı kredi sözleşmesi ile kullandığı bu kredi miktarını tam, zamanında ve usulüne uygun olarak kredi verene geri ödemesi halinde, bağlı kredi sözleşmesi sona erecektir. Tüketicinin, bağlı kredi sözleşmesinden doğan borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa etmemesi halinde, alacaklı/kredi verenin TKHK’daki düzenlemeler çerçevesinde İcra İflas Kanunu 167 uyarınca yaptığı takibat neticesinde, borcunun tamamını tahsil etmesi halinde de, bağlı kredi sözleşmesi sona erecektir. Bağlı kredi sözleşmesinin taraflarından birinin ölümü, fiil ehliyetinin kaybı veya iflası halinde kural olarak sözleşme sona ermeyecektir. Ancak kredi verenin kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunu henüz ifa etmeden iflas etmesi veya kapatılması halinde bağlı kredi sözleşmesinin kendiliğinden sona ereceği söylenebilecektir, nitekim bağlı kredilerde işin mahiyeti gereği öncelikle kredi verenin kredi miktarını kural olarak satıcı/sağlayıcıya ödemesi gerekmekte olup, ancak bu aşamadan sonra tüketicinin geri ödeme borcu söz konusu olacaktır. Tüketici kredilerinin sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerden olduğunun kabul edilmesi nedeniyle kural olarak “fesih” yoluyla sona erdirilebileceği kabul edilmektedir.
Bağlı kredi sözleşmesi, belirli bir satım/hizmet temini sözleşmesine izafe edilen bir sözleşme olması nedeniyle, bu sözleşmeden doğan sona erme nedenleri de bağlı kredi sözleşmesini doğrudan etkilemektedir. Bunun sebebi, bağlı kredi sözleşmesinin temelini oluşturan alım-satım sözleşmesinin ortadan kalkması halinde, bağlı kredi sözleşmesinin de hukuki sebepten yoksun kalmasıdır.
Sonuç olarak hukuk düzenleri tarafından bağlı kredi sözleşmelerinin diğer tüketici kredisi sözleşmelerinden ayrı ve bağımsız olarak düzenlenmesinin başlıca sebebi, belirli durumlarda bu sözleşme nedeniyle tüketicinin oldukça riskli bir durumda kalmasıdır. Bu nedenle, hukuken bağımsız ancak ekonomik anlamda birlik oluşturan bu sözleşmeler bakımından tüketici Türk hukukunda da, ayrıca ve özel olarak korunmuştur. Kanun da bu üçlü ilişkide tüketicinin korunması için 30.maddenin 3.fıkrasına “Tüketicinin mal veya hizmet tedarikine ilişkin sözleşmeden cayması ve buna ilişkin bildirimin cayma süresi içinde ayrıca kredi verene de yöneltilmesi hâlinde, bağlı kredi sözleşmesi de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer.” hükmünü eklemiştir. Buna göre; şirket ile tüketici arasındaki alım-satım ilişkisinin sona ermesi halinde bağlı kredi sözleşmesi de sona erecektir.