SÜRÜCÜNÜN ALKOLLÜ OLMASI • SİGORTA TEMİNATI ÖZET: Sürücünün alkollü olması hasarın sigorta teminatı dışında kalmasını gerektirmez. Hasarın teminat dışında kalması için hasarın sadece ve tek başına (münhasıran) alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerekir. Burada ispat yükü sigortacıya düşer. Y.11.HD. E: 2007/5905 K: 2008/7536 T: 09.06.2008 Taraflar arasında görülen davada Mersin Asliye 1.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.12.2004 tarih ve 2002/528-2004/790 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezdinde kasko sigortalı aracı kazada hasarlandığı halde davalının tazminat ödemediğini ileri sürerek, şimdilik 11.000.000.000 TL.nin faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara, bu davada dinlenen tanık beyanlarına ve ceza dosyasında hazırlık soruşturması sırasında alınan tanık beyanlarına göre, sürücünün alkollü iken, aracın kullandığı ve arkadan çarpmak suretiyle tam kusur ile kazaya neden olduğu, Adli Tıp Kurumunca, alkol düzeyinin ölçüm ile belirlenmediği olayda, görüş bildirmenin mümkün olmadığı bildirilmiş ise de, kazanın alkolün etkisiyle işlendiği, buna göre hasarın teminat dışı kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1.1. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 1.2. Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, rizikonun teminat dışı kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5 maddesi hükmü gereğince, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana gelişşekli itibariyle, sürücünün münhasıran, diğer anlatımla sadece ve tek başına alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Bu itibarla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Böyle bir nedenle, hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü de TTK.’nın 1281. maddesi hükmü uyarınca, sigortacıya düşmektedir. Sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konularında uzman bir bilirkişinin de yer aldığı kurul tarafından, olayın salt alkol etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının sağlanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir. Somut olayda, mahkemece, sürücünün nefesinin aşırı alkollü olduğunu tespit eden doktor raporundan yola çıkılarak, bilirkişi incelemesine gerek görülmüş olup, olayın meydana gelişşeklini tartışmayan, sadece alkol oranından yola çıkan tek kişilik trafik uzmanı raporu doğru olarak yeterli görülmemiştir. Alınan Adli Tıp raporunda da teknik olarak alkol ölçümü yapılmadığı belirtilerek, yine alkol oranından yola çıkılmıştır. Bunun üzerine mahkemece, davanın re’sen çözümü yoluna girilmiş, tanık beyanları değerlendirilmiş, olayın meydana gelişşekli tartışılarak, yazılı sonuca varılmıştır. Oysa, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ve ilkeler çerçevesinde,bilirkişi kurulu oluşturulup,savunmanın üzerinde yeterince durularak,sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,çözümü bilirkişi kurulu raporuna bağlı uyuşmazlığın re’sen yapılan inceleme ile halline gidilmesi, eksik incelemeye dayalı olup,doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.