Çek, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen kambiyo senetlerinden bir tanesidir. Nakit kullanmadan ödeme yapmayı sağlayan ve bu sebeple bir ödeme aracı olan çek, işlevi açısından diğer kambiyo senetlerinden ayrılmaktadır. Çekte düzenleyen, muhatap ve lehtar arasında üçlü bir ilişki söz konusudur. Türk Hukuku’na göre çekin muhatabı banka olmak zorundadır ve düzenleyen ile muhatap arasında bir çek anlaşması bulunmalıdır.
Teyit, muhatap bankanın çekin karşılığının olduğunu ve ödemenin mümkün olduğunu çek üzerinde beyan etmesidir. Bu şekilde karşılığın varlığını ve ibraz süresinde ödemeye hazır olduğunu belirten banka, çekin karşılığını hamil lehine bloke eder. Bankanın bu karşılığı alarak başka bir hesaba yatırması, düzenleyenin alacaklıları tarafından konulacak hacze karşı koruma sağlar. İbraz süresi bitene kadar düzenleyen bu hesapta tasarruf edemeyecektir. İbraz süresi sona erince bloke kalkar ve çekin karşılığı düzenleyenin hesabına aktarılır.
Ticaret ve iş hayatında ödeme aracı olarak sıklıkla kullanılan çek, çeşitli sebeplerle zayi olabilmektedir. Çekin kaybolması bu sebeplerden bir tanesidir. Çekin kaybolması halinde alınabilecek önlemler mevcuttur. Tedavüldeki bir çekin ödenmesi iki şekilde önlenebilmektedir. Bunlar çekten cayma veya bankanın ödeme yapmasını yasaklayan bir mahkeme kararı alınmasıdır.
Çekten cayma yolu sadece düzenleyen tarafından kullanılabilmektedir. İbraz süresinin geçmiş olması şartıyla düzenleyen gerekçe göstermesine gerek olmadan çekten cayabilmektedir. Fakat kaybolan çekler açısından ibraz süresi dolmadan da önlem alınması gerekeceğinden yeterli bir koruma sağlamamaktadır.
Çekin kaybolması halinde çekin iptali davası yalnızca çekte hak sahibi olan yetkili hamil tarafından Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılabilmektedir. Yargıtay yerleşik kararlarına göre keşidecinin çekin iptali davasını açması mümkün değildir. Ancak öğretide düzenleyenin de iptal davası açması gerektiği, böylece daha adil sonuçlara ulaşılabileceği görüşleri de mevcuttur.
Vadesi gelmemiş çekin kaybolması durumunda çekin iptali davasıyla birlikte ödeme yasağının (ihtiyati tedbir) talep edilmesi gerekir. İhtiyati tedbir kararı alınabilmesi için mahkeme tarafından çek değerinin %15’i kadar teminat istenmektedir. İhtiyati tedbir kararıyla birlikte risk ortadan kalkacaktır. Mahkemenin çekin iptaline karar vermesiyle de çek tamamen ortadan kalkacaktır. Vadesi gelmiş çeklerde ise ihtiyati tedbir talep edilemeyeceğinden mahkemenin çekin iptaline karar vermesine kadar risk devam edecek, mahkeme kararıyla birlikte çekin ortadan kalkmasıyla birlikte risk de ortadan kalkacaktır. Bu halde düzenleyenin hesabındaki bloke kaldırılacaktır.
Çekin kaybolması halinde yetkili hamilin iptal davası açabileceği ve izleyebileceği yollar yukarıda belirtilmişti. Düzenleyenin ise Yargıtay’ın yerel kararlarına göre iptal davası açamayacağı yine yukarıda belirtilmişti. Bu durumda düzenleyenin çeki imzalamasının ardından tedavüle çıkmadan önce kaybolması durumunda hesap blokesini kaldırmak ve teminatının iadesini almak için nasıl bir yol izleyeceğini belirlemek zor bir hale gelmiştir. Bunun için Çek Kanunundaki düzenlemelere bakmak gerekmektedir.
Çek Kanunu madde 2/7(d)’ye göre her bir çek yaprağına çekin basıldığı tarih yazılmalıdır. Fakat bu tarihin yazılmaması çekin geçerliliğini etkilemeyecektir dolayısıyla baskı tarihi zorunlu değil tamamlayıcı bir unsurdur. Çekin baskı tarihinin yazılması karşılıksız kalan çekler bakımından muhatap bankanın sorumluluğuna zaman bakımından sınır getirmeye ve çekin basıldığı tarihte hangi mevzuata tabi olduğunu belirlemeye yarar. Baskı tarihi yazma yükümlülüğü 03.02.2012 tarihinden sonraki çekler bakımından geçerlidir.
Çek Kanunu madde 3/3’e göre süresinde ibraz edilen ve kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekler için muhatap bankanın her bir çek yaprağına ödeme yapma yükümlülüğü doğar. Bu düzenleme çek hamillerine sınırlı miktarda da olsa ödeme yapma güvencesi verilerek güvenlerinin korunması ve çek kullanımının yaygınlaştırılması için yapılmış bir düzenlemedir. Çek Kanunu madde 3/9’da ise bu yükümlülüğe zaman sınırlaması getirilmiştir. Buna göre çek üzerinde yazan baskı tarihinden itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmeyen çekler için bankanın ödeme yapma yükümlülüğü ortadan kalkacaktır.
Sonuç olarak bankanın yasal yükümlülük riski çekin üzerindeki baskı tarihinden itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmemesi halinde sona ermektedir. Bankanın yasal ödeme yükümlülüğü sona erdiğinden, hesap blokesi koymanın ve teminatı tutmanın hukuki bir dayanağı kalmayacaktır. Bu sebeple düzenleyen yani çek sahibi, çekin baskı tarihinden itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmemesi halinde bu süre sonunda bankadan hesap blokesinin kaldırılmasını ve teminatın iadesini talep edebilecektir.